Celalettin Can, 18 gündür Silivri cezaevinde: Haklarımı biliyorum, dokunmayın!
78’liler Girişimi Sözcüsü, gazeteci, yazar Celalettin Can, kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla bir günlük yayın yönetmenliği yaptığı için Silivri cezaevinde tutulmaya devam ediyor.
Daha önce insan hakları savunucusu Nimet Tanrıkulu, denetimli serbestliğin ‘eşitsiz ve keyfi şekilde uygulandığını’ belirterek kanunen Celalettin Can’ın serbest kalması gerektiğini söylemişti.
Can, T24’e gönderdiği mektupta ‘Haklarıma dokunmayın’ çağrısında bulundu, “Cezam bir yılın altına düştüğünden ‘denetimli serbestlik’ hakkının hukuken uygulanması gerekiyor. Bu nedenle serbest bırakılmalıyım. Yaş haddi ya da sağlık koşullarım nedeniyle de serbest bırakılmalıyım… 12 Eylül darbecilerinin kurduğu mahkemelerde, cezaevlerinde bile böyle bir suç inşası yolunu düşünemediler! O koşullarda direncimizle, mücadelemizle haklarımızı kullanmanın koşullarını yarattık. Haklarımı biliyorum, dokunmayın!” ifadelerini kullandı.
TIKLAYIN | Nimet Tanrıkulu, Celalettin Can’ın son durumunu anlattı: Hukuk işletilseydi, dışarıda olmalıydı
Celalettin Can’ın T24’e gönderdiği mektup şöyle:
“Haklarıma dokunmayın!
31 Ağustos 2023’de Çağlayan adliyesi ceza infaz savcılığı, tutukluluk işlemlerimi yaptı. An itibarıyla Marmara (Silivri) 5 no’lu L tipi kapalı cezaevi C-2 koğuşunda hükümlü olarak bulunuyorum.
Cezai durumum ise şu:
Mahkumiyet cezam brüt 1 yıl 3 ay. Bu cezanın üç bölü dört infazı 11 ay 25 güne tekabül ediyor.
Bu durumda cezam bir yılın altına düştüğünden “denetimli serbestlik” hakkının hukuken uygulanması gerekiyor. Bu nedenle serbest bırakılmalıyım.
Bu cezaevinde bir emekli general hayatını kaybedince, yeni bir genelge çıkmış. Bu genelgenin ölçülerine göre yaş haddi ya da sağlık koşullarım nedeniyle serbest bırakılmalıyım.
Çağlayan adliyesi 28. Ağır ceza mahkemesinde şu an tutuksuz süren davamın, tutuklu olduğum dönemden kalan 5 aylık mahsup hakkım avukatım Özcan Kılıç’ın başvurusu sonucu şu an kaldığım cezaevi kayıtlarına gelmiş durumda. Yukarıda yazdığım cezam zaten 1 yılın altına düşmekten öte mahsupla birlikte 6 ay 25 güne düşmüş durumda. Kısacası halen cezaevinde kalmam tamamen cezaevi “idare ve gözlem kurulu”nun kanun dışı, hukuk dışı tasarrufu.
Bütün bu hukuki sürece dair yazdıklarım cezaevinden çıkmamın kanıtları. Buna göre cezaevinde kalmam yasal değil.
Öte yandan şu an kaldığım cezaevinden çıkmam tehdit altında.
Şöyle ki:
Kaldığım cezaevinde ‘taraflı-tarafsız’ nitelemesi üzerinden inşa edilen iki koğuş gerçeği var.
Hiç ilgim olmadığı halde bu durumun benim özgürlüğümü tehdit altına alma gibi bir sonucu var.
Birincisi, cezaevi idaresinin “tarafsız” kabul ettiği koğuşta kalanların hemen hemen hepsi daha önce mensup oldukları iddia olunan Kürdi hareketten kopmuş ve bu konuda önemli ölçüde “samimi oldukları” şu veya bu ölçüde cezaevinin “idare ve gözlem kurulu” tarafından kabul edilmiş ya da bu süreci yaşayan hükümlüler.
İkincisi, cezaevi “idare ve gözlem kurulu”nun “taraflı” dediği koğuşta kalanlar. Öncesinde mensup oldukları iddiasıyla Kürdi hareket davasında yargılanan, ancak kendilerinin ifadesiyle geldikleri noktada örgütsel bağları olmamakla birlikte, düşüncelerini koruyan, bu bağlamda cezaevi “idare ve gözlem kurulu” tarafından “devletin samimiyet testinden” geçmemiş, “terör bağlantılı” kabul edilen, kendi düşünce değerleriyle yaşayan hükümlüler.
Bir de cezaevi “idare ve gözlem kurulu” her iki koğuşa karşı baskı unsuru olarak kullandığı “denetimli serbestlik” hakkı var.
Cezaevi “idare ve gözlem kurulu” ve diğer ilgili ve görevlilerin asıl hedefi “taraflı” koğuşta kalanlar oluyor.
Mahkumiyet cezaları 1 yılın altına düşmüş hükümlülerin “denetimli serbestlik” hakkını kullandıklarında, cezaevinden bırakılmaları gerekiyor, bırakmıyorlar.
1 yılın da bir bölü üç infazını yasal olmayan biçimde dayatıyorlar.
Bu kadar da değil:
Son çıkan genelgede yaş ve sağlık koşullarının uygun olmaması halinde cezaevinden çıkma hakkını zamana yayarak uygulamıyor ya da cezanın bitmesine kısa bir süre kaldığında sözde uygulamış oluyorlar.
Bütün bu hukuksuzlukların olmaması için sana bir yol bırakıyorlar; “tarafsız koğuş”a git, denetimli serbestlik ve tüm bu haklardan yararlan, cezaevinden çık git! Yoksa bitene kadar cezanla yaşa!
Bu cezaevine konmamın nedeni 7 yıl önce kapatılmak istenen Özgür Gündem gazetesinin kapatılmaması, yayın hayatına devam etmesi için bir günlük yayın yönetmenliği idi.
Yalnız da değildim. Yazar, gazeteci, sendikacı, bilim insanı çok sayıda arkadaştık.
Mahkemenin karar gününden haberdar olamadım. Diyarbakır’daydım. Karar gıyabımda verildi.
Karar günü şayet mahkemeye gidebilseydim, ben de cezamı erteleyecek, görüşlerimi söyleyebilecek belki de şu anda cezaevinde olmayacaktım.
15 gündür Silivri cezaevindeyim. ‘Denetimli serbestlik’ ten yararlanıp cezaevinden çıkmam için ‘tarafsız’ koğuşa gitme baskısı altındayım.
Denetimli serbestliğin vb. hakların bu şekilde yasal haklarımın istismarı üzerinden uygulanması biçiminde, uygulanacağına dair bir yasa, bir mahkeme kararı, bir emsal karar yok.
Tam aksine, bu konuda Yargıtay’ın “Taraflı olma, denetimli serbestlikten yararlanma önünde engel teşkil etmez” şeklinde bir emsal kararı var.
12 Eylül darbecilerinin kurduğu mahkemelerde, cezaevlerinde bile böyle bir suç inşası yolunu düşünemediler! O koşullarda direncimizle, mücadelemizle haklarımızı kullanmanın koşullarını yarattık.
Haklarımı biliyorum!
Dokunmayın!
12 Eylül 2023 (Yazım Tarihim)
Celalettin Can“